Bu Blogda Ara

13 Aralık 2013 Cuma

KANDIRMACA

Uzak durdum hep kendimden, hatırlatmasın diye hayallerimi. Olanla yaşadım, ölene hiç bulaşmadım. Dümdüz yürüdüm yoldan çıkmadan, yada öyle sandım. Ama anladım ne yazık... Yine bir yalanı yaşadım. Hayat, kahpelikleriyle saklanmış yol üstündeki duraklara. Bıkmadan, usanmadan beni bekliyor. Bu yorgunluk değil üzerimdeki, ya da korku, sadece sıkıldım. Hep baştan almaktan, tekrar etmekten senaryoyu... Gelmediği kadar geldi üstüme vefasızlık yine dayanamadım... Kendimden kaçtım, fısıldamasın gerçekleri diye kulağıma... Ama olmadı, bırakmadı afakanlar peşimi, her köşe başında kulağıma fısıldadılar gerçekleri , duymamaya çalıştım, ama anladım yine de, sadece bir yalanı yaşadım. Saklandım kendimden, yalan söylememek için... ama olmadı her düştüğümde kaldırırken yerden tekrar tekrar söylendi... ben demiştim diye... Uzak durdum hep kendimden , yaşamak için yalanları... Dümdüz yürüdüm yoldan çıkmadan, yada öyle sandım. Anladım... Ben hep kendimi kandırdım...

10 Şubat 2013 Pazar

BELKİDE





Hatırlattığın için üzgünüm, unuttuklarımı. Hiç unutmamam gerekenleri.  Müteşekkir mi olmalıydım. Belki de… Ama üzgünüm sanırım yinede…
Temiz bir kalp değil benimki.  Ondan hayıflanmam. Sevmemeliydim bu kadar  değil mi?
Suçumu kime atsam üzerimden zamana mı? Hatırlattın diye sana mı?
Kalmasın bu ağırlık bende al bu suçu üzerine son defa. Artık dönüş yok yine, bari senden bileyim.
Saçmaydı belki de denemek, yeniden … pervasızlık deyip geçmek zor.  Algım mı azalmış ne?
Neyse sağ ol yine de, hatırlamak zor gelse de. Tabiatına uydum eşyanın yine. Suç senin değil unutkan bünyemin. Nasıl unutur insan yalnız geldiği gibi yalnız gideceğini. Almıştım yedeğime oysa emeğimi.
Kaldı mı yine buralarda ? Al ve git sadece başını, yine uzuyor yollar…  Anılar yük yapar alamazsın demiştin. Anladım ki uymamışım öğüdüne.
Hatırlattığın için üzgünüm, unuttuklarımı … teşekkür  mü etmeliyim? Belki de...  Ama üzgünüm sanırım yinede…

24 Mart 2012 Cumartesi

AĞLAMA... BEN DE AĞLARIM




yalanlara kanmış kanlı gözlerin
sessizse ağlama ben de ağlarım
uyandıramam gerçeklere seni korkarsın
sessizce ağlama ben de ağlarım

daha ödenmemiş bir çok bedelin var
ağlama korkarım gelir zarar
gülmeyi unutmuş kalbime dar
sessizce ağlama ben de ağlarım

çektiklerini bir bir sırala
bakalım alırmı uzun bir ara
aklıma gelenleri söyletme bana
sessizce ağlama bende ağlarım

hayatın ipine tutunmak yorar adamı
bağlama sakın o ruhu kopar yuları
ne ip yeter ne urgan tutar adamı
sessizce ağlama bende ağlarım

sanma tek çaresiz dünyada sensin
bu dünya değil çare, gelip geçersin
arkana bakınca kısaydı dersin
sessizce ağlama ben de ağlarım

ağlamak için dert salan felek
gülmeyi unutmuş dertli bir melek
istemez ise de acı ve keder
sen ağla sessizce ben de ağlarım.

elemandev

13 Ekim 2011 Perşembe

GİDELİM Mİ?


Çabuk ol ruhum, karanlık dağılmadan
Kimseler duymadan, sabah olmadan
Tam da hızımı almışken, durulmadan
Kaçıp  gidelim buralardan

Sokaklar daha aydınlanmadan
Hayat  gelip  prangaları takmadan
Kanım temiz  akarken damarımdan
Kaçıp gidelim buralardan

Aç karnına... midemi doldurmadan
huzursuz beynimi  uyandırmadan
hasta bünyemi  uyuşturmadan
çabuk ol ruhum gidelim buralardan.

18 Eylül 2011 Pazar

KIRMIZI






Erken yattım bugün. Rüyalarım karmakarışık, saçma sapan, arızalı.
Sarhoş oldum bugün. Şişe boş, kadeh boş, her taraf cam kırığı...
Çığlık attım bugün. Komşular sağır, kapıcı sağır, bütün kulaklar kapalı...
İsyan ettim bugün. Eller kapalı, yollar kapalı, kapı kapalı....
Kanadım bugün. Beynim kırmızı, burnum kırmızı, parmaklarım yaralı...
Ağladım bugün. Bilincim kapalı, zihnim kapalı, gözlerim kanadı...
Uyandım bugün. Güneş sarı, benzim sarı, ölüm sarı....
Erken kalktım bugün. Gök efkarlı, hava esrarlı, şafak kırmızı....

23 Ağustos 2011 Salı

RIHTIM




          Çok uzun bir rıhtım bu . Sis kaplamış her yanı, karanlık gece bile önünü göremiyor bu sonsuzlukta. Hışımla vuruyor dalgalar, iyi ki de varlar... Yalnızlığıma ortak oldular tüm gece . Paravanlara tünedim, görmeye çalışıyorum uzakları ama nafile. Görünmez olmuş gece, yıldızlar ve ay.
            Ay nasıl bu gece acaba. Koskocaman, denizle birleşmiş gibi parlak veya etine dolgun bir kadın gibi mi?. Belkide çengeliyle gökyüzüne takılıp kalmış bir hilaldir. Yoksa kirli ruhların karalttığı yüzünden yansımıyor mu hiç bir ışık?
               Her neyse… Ayrıca bana ne... Ben ayı izlemeye gelmemiştim ki bu rıhtıma. Sadece yürümeye geldim ölümüne. Durmak yakışmaz bana.
               Eskiden merak ederdim ay nasıl oralarda, merak eder miydim acaba? Merak eden ben miydim onu bile unuttum artık.
               Nasıl oluyor bilmiyorum ama kulağımdaki hüzünlü ve ısrarlı keman sesinin tek ortağı, şu dalga sesi galiba. Ne zaman arzu duymuştum ona, Kulağımda o mutsuz ve ağlak keman sesi yerleşmeden önce miydi acaba?
               Duymaz oldum hiçbir sesi ne atan kalbimi ne de atan kalpleri. O yüzden emin değilim yaşadığımdan. Sis önüme değil gözüme perde sanki, görüyor muyum yoksa görmüyor muyum? O bile muallak. Bazen yaktığım sigara dumanı gibi yakıyor gözlerimi, bu beyaz gri perde. Çok zamandır burdayım kalkmadı yine de. Rüzgar estikçe dağılır umuduyla tünedim paravanlara ama nafile. Rüzgar bu yoğun sisi değil, sadece ruhumu götürüyor sanki ötelere. Karmakarışık bırakıyor sürekli duygularımı.
               Bazen bir kayık yaklaşıyor gibi geliyor, tüm duyularım tayakkuzda ama nafile... Ne gelenleri farkediyorum ne gidenleri rıhtıma.
                Çok uzun bir rıhtım bu, adımladım, tam sonsuz adım. Sonuna vardım derken, hep baştan başladım.

29 Haziran 2011 Çarşamba

KUSURA BAKMAYIN




Kusura bakmayın sevdalarım, hiçbirinize yaranamadım.
Kimi zaman ben bıraktım, kimi zamanda tutunamadım.
Zihnimi kemirmedi hiç bir zaman kelimeler
Ne düşündüm ne de dur duraksız yazdım.

Şekil vermedim balçıktan heykellere..
Hep hazır biblolara taptım.
Seni tanımadan önce diye başlamadı cümlelerim...
Önceden de şimdi de pervasızdım.

Kaçamak saatler kovalamadım sevdalarıma...
Hep uzun zamanlara yaydım.
Hiç hasret çekmedim vuslat akşamlarına...
hesaplamadan geçen, bir parça ömre saydım.


Altta kalır sanma eziyet çekmez nefsim...
Hep ben yüzsüzdüm hep ben kaçtım.
Şekil vermedim nazik ellerimle hiç bir heykele
Hep hazır biblolara taptım...