Bu Blogda Ara

2 Mayıs 2011 Pazartesi

KADERE AĞLAMAK




Neden çözümsüz ve öfke dolu saatler. Neden batmakta sineme hayat denen gerzeklik. Neden yorulur ki bu masalın kahramanları. Olmayan düşlerin, olmayan hayallerin etkisinden mi? Saçmalamak mı saçma yoksa saçmalamamak mı?
Kimdir sonuncu uyanan uykudan? Ben sonuncu olamam, öyle değil mi?

Kahır çekmeden de kahroluyor insan, deli olmanın lüks olduğu günlerde. Adalet değil insan denen kargaşaya tabi olmak. Herkes bir azizken, batıyor göze serseri ruhlar. Kim soylu, soylu görünenler mi, yoksa temelsiz yaşayanlar mı? Kahrediyor insanı iki, üç veya dört yüzlü mahluklar. En zoruda onlarla uğraşmak. Oyalanmak koyuyor insana bunlarin etrafinda dönerken. Saçmalamak mı saçma yoksa saçmalamamak mı? Yoksa bilemeden ölmek mi bunu.

Etrafımı saran hava gibi umutsuzca içime çekiyorum bu uyuşturucuyu. Gelme üzerime karabasan gibi artık dayanamıyorum. Benim baş düşmanım, basit hayatlar üzerine kurulmuş bu egreti yapı. Hem basit, hem karanlik ,hem de karmaşık. Kızdığım noktası çözümsüz olması. Anlamlandırmaya çalıştım bu anlamsizlik yumağını yıllar yılı. Elimde yine umutsuzluk ve öfke kaldı . Karın doyurmak kadar basit, ölüm kadar da zor bu bulmaca. Saçmasapan kayğıların içinde yolumu kaybetmekten bıktım. İnanmak denen basitlikten uzaklastim. Yoruldum artık, akılsız akıl hocalarına inanmaktan. Kılavuzsuz kalmak istiyorum, yeter artik. Karmaşa yoruyor beni.


Zaman en merhametlisi, bu masal kahramanlarının en azindan. Hızla gelip geçiyor, fazla acı çektirmiyor bünyeye. Kadere ağlamakmış, saçmalık. Bir bunu bilir, bir bunu söylerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder